27 Mayıs 2014 Salı

Satranç Bir Türk Zekâ Oyunudur

     
Satranç Bir Türk Zekâ Oyunudur              
Arslan Küçükyıldız

Eskişehir’de yapılan Türk Dünyası Çocuk Edebiyatı Yayınları Sempozyumu’nda dile getirdiğim “Satranç’ın bir Türk Zekâ Oyunu olduğu” tezimi kıymetli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. (Üstte Büyük Selçuklu Devleti döneminden kalan satranç taşları bulunmaktadır.)

            Satranç’ın Kökeni ülke veya bölgelerle ile ilgili iddialara nasıl bakılmalı?

Satrancın kökeniyle ilgili çeşitli iddialar mevcuttur. Her iddia için ayrı ayrı şu soruları sormamız gerekir: O ülke kökenli olduğu hakkında somut belge, bilgi var mı? Çeşitli bilimlerce bu bilgiler destekleniyor mu? Bu savaş oyununu nasıl, hangi zamanda meydana getirmişler? Değişik şekilleri o milletlerde, ülkelerde, bölgelerde halen yaşıyor mu? Bugün ne kadar yaygın? Satranca benzer başka oyunları var mı? Satrancı icat eden millet savaşçı bir millet mi? Savaş taktiklerinden haberdar mı? Bu kültürü oluşturabilme şartları nedir?

            Satranç’ın Hindistan’dan dünyaya yayıldığı iddiası

Satranç’ın kökeni ile ilgili temel iddialardan biri olan bu iddiayı ispatlamaya yetecek kadar bilgi ve belge yoktur. Bu kadar karmaşık bir oyunu durduk yerde bir Brahman’ın icat edebilmesi mümkün gözükmüyor. Oyunun bir oluşum dönemi geçirmesi gereklidir. Satranç halen Hindistan’da yaygın değildir ve satrancın öncülü sayılabilecek ilkel başka bir çeşidi de yoktur. Kast sistemi nedeniyle mücadele anlayışından yoksun kalmış bir toplumun, satranç gibi bir örgütlü mücadele ve strateji oyununu yaratmış olması, ikna edicilikten çok uzaktadır.” Hintlilerin dini inançlarından dolayı binlerce yıldır savaşçı değil, barışçı bir millet olduğu bilinmektedir. Miladın ilk yüzyıllarından beri, yani satrancın bulunuş tarihi olarak verilen tarihten asırlar önce, Türk Hanedanları Hindistan’a akınlar yapmış, devlet kurarak hâkimiyet sürmüşlerdir. Savaşçılıktan uzak bir milletin bu oyunu meydana getirmesi bir yana Türklerden öğrenmiş olmaları daha akla yatkın gözükmektedir. Çünkü tam bir savaş oyunu olan bu oyunu vücuda getirmeleri sosyolojik, psikolojik ve dini sebeplerle imkânsız gözükmektedir. Kaynakların çoğunda Satranç’ın Çaturanga adıyla Hindistan’da ortaya çıktığı yazılıdır. Hâlbuki bu oyun bugün Hindistan’da Satır veya Satıç’a benzer bir okunuşla ifade edilmektedir. Bunun sebebi üzerinde durulması gerekir. Acaba Satır veya Satıra, Çatıra, Çatura şekline dönüştü de Hindistan’da -anga ekini mi aldı? Böyle bir ek var mı? Bu ekin anlamı nedir? Köke ne katar? Bu ekle birlikte Çaturanga şeklinde söylenip daha sonra Satır, Şatıç veya Satra’ya mı dönüştü? Bilmiyoruz. Şimdilik elimizde sadece bu oyuna benzer bir oyunun resmi vardır.

Satranç’ın İran’dan kaynaklandığı iddiası

Bu iddia, Hindistan iddiasına benzer şekilde ortaya atılmış bir iddiadır. “Satrançtan söz eden, Hindistan’daki belgelerden daha eski belgeler de vardır. Bazıları milattan öncesine işaret etmektedir. Bu belgeler neden yoksanıyor, orasını bilmiyorum ama, bir tanesi de İran bölgesiyle ilgili. Satrancın İran’da çıktığını savlayanların bir nedeni, bilinen ilk satranç takımının Özbekistan’da, Semerkant’ta bulunmuş olmasıdır. O bölge, o dönemde İran’da hâkim olan Sasani yönetiminde olduğu için, satranç İran’da doğmuştur diyorlar ama orada yaşayanların Türk olduğundan söz eden yok. Satrancı İran’a dayandıranların bir diğer nedeni, MS 600 lerde yazılmış bir kaynak. Burada, MS 226 yılında Sasani devletini kurmuş olan Ardişir’in usta bir satranç oyuncusu olduğu yazılıdır. Bu da Hindistan’da bulunduğu söylenen belgelerden 300 - 400 yıl öncesi demek. Sasani devletini kurucusu Ardişir’in babası Babek, Azerbaycan’da bir Türk kahramanı olarak anılır. Sasani devletine adını veren Sasan, Ardişir’in dedesidir. İstanbul surlarına kadar ilerleyen Sasani orduları, Kara Doğan adlı bir komutanın Türklerden oluşan ordusuydu!”

Satranç’ın Eski Mısırdan kaynaklandığı iddiası

İddianın sahipleri Piramitlerde bulunan Senet oyunu tahtası ve taşları ile bu oyunu oynayanların resimlerini iddialarına kanıt olarak göstermektedir. Satranç, Senet oyunundan gelişti, demektedirler. Hâlbuki bu oyun, mantığı ve oynanışı tamamen farklı bir oyun olup, satranç oyununa taşlarının şekli ve oyun tahtasının ikili sıra kareli oluşu dışında bir benzerliği yoktur. Bir oyunun geliştiği söylenen oyuna benzer bir gelişim göstermesi gerekmez mi? Senet oyunu satrancın öncülü değildir. Başka bir oyundur. Az çok nasıl oynandığı bilinmektedir. Buna karşılık Satranç, 4000 yıllık bir Türk oyunu olan Mangala’ya birçok bakımdan benzemektedir.

Satranç’ın Çin ve Truva kökenli olduğu iddiaları

Çin kökenli olduğu iddiasının Çin’in Türklerle savaşan bir millet olması ve iç savaşlar dolayısıyla savaş kültürünün bulunması sebebiyle akla gelmiş olacağı düşünülebilir. Yayılma alanlarına bakıldığında Çin’le ilgisi olmadığı açıkça görülmektedir. Eski Yunan veya Truva kökenli olduğu iddiasının da Eski Yunan Medeniyeti’ne Avrupa’nın duyduğu hayranlıktan doğduğu ve Avrupalıların bu oyunu da her şey gibi Yunanlılara mal edivermek düşüncesinden kaynaklandığı söylenebilir.

Satranç’ın Turan kökenli bir oyun olduğu iddiamız

Turan’da birçok iç ve dış istilaların, savaşların olduğunu ve bu savaş ve işgaller sonucu Turan Medeniyeti’ne dair birçok maddi eşyanın yok edildiğini biliyoruz. Bu yüzden maddi delil bakımından, Turan arkeolojisinin bugüne kadar bütün iddiaların aksini ispat edecek bir bulguya sahip olduğunu söyleyemiyoruz. Ancak başka bulgular iddiamıza yeterince ispat gücü vermektedir. Bu iddiamıza delillerimiz şunlardır: 1. Satranç bütün Türk topluluklarında, eğitimli eğitimsiz her seviyedeki kişilerce çok yaygın olarak oynanan bir oyundur. Mesela; Ankara’nın Çamlıdere ilçesine gidin kahvelerde satranç oynayan köylüler görürsünüz. 2. Oyunun bugünkünden daha ilkel birçok farklı çeşidi, Türk ülkelerinde oynanmaktadır. Tıva’da Satrançın öncülü olan oyunlar Şıdıra veya Şatıra adıyla, Altay’da Şatra adıyla, halen, oynanmaktadır. 3. Bu oyunların adları ile Satranç adı arasında dil bilimi açısından çok açık ilişkiler vardır. Satranç sözü çat-mak fiilinden gelmektedir.4. Bulunan en eski satranç taşları Semerkant’ta bulunmuştur. 5. Türkler, Satranç gibi bir savaş oyununu icat edebilecek bir yeteneğe sahiptirler; atı evcilleştirmeleri, dünyadaki ilk savaş taktiklerinin sahibi ve Çin’e Çin Seddi’ni yaptıran millet olmaları gibi hususlar bunu göstermektedir. 6. Türkler Satranç’a benzer (taşla oynanan) başka zekâ oyunlarına da -bol miktarda olmak üzere- sahiptirler. Birçoğu kendi içinde çeşitli zorluk derecelerine sahiptir. Oyunların bazı özellikleri birleştirilerek, zorluk derecesi yüksek bir oyun olan satrancı bulmaları yüksek ihtimaldir. Bilindiği üzere daha sonra da Satranç’ta da çeşitli zorluk dereceleri oluşturmuşlardır; Timur Satrancı buna örnektir. Benim görüşüme göre bir buluştaki daha üst seviyedeki değişimi, öncelikle o buluşun sahipleri gerçekleştirebilir. 7. Batı’da yapılan ve hakkında çeşitli hikâyeler anlatılan ilk satranç makinesinin adının “The Turc” olması da satrancı Türklerin dünyaya yaydığını göstermektedir. 8. İtil havzasında, Semerkant’ta bulunan en eski satranç taşları ve Anadolu’da bulunan 9-10 bin yıllık dünyanın ilk oyun taşları iddiamızın diğer yeterli delilleridir. Ayrıca Halkbilim verileri de iddiamızı destekler mahiyettedir; Meşhur buğday tanesi hikâyesi Kırgızistan’da Babür’e atfedilerek anlatılmaktadır. Bütün bu bilgilere ilaveten satrancın kaynağı gösterilen veya yayılma güzergâhı olarak adı geçen bütün ülkelerin Türklerin komşuları olduğunu da söylemeliyiz. Satranç Araplar üzerinden Avrupa’ya ulaştığı gibi bugünkü Türkiye ve Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya ulaşmış olabilir. Doğu Avrupa’da bulunan ve satranç taşına benzeyen buluntuların varlığı, Avrupa’da Vezir’in Kraliçe’ye dönüşümü ve Şah’a veya Kral’a göre konumu bu görüşü desteklemektedir: Bu bilgiler ışığında Satranç’ın kökeni ile ilgili ortada iki iddia kalmaktadır: 1. Hindistan kökenli olduğu iddiası,  2. Turan kökenli olduğu iddiası

      Bu iddialardan “Satrancın Hindistan kökenli olduğu iddiası” ancak mevcut olduğu söylenilen belgelerin ortaya konmasıyla ispatlanabilir. Bu belgeler bulununcaya kadar, yukarıdaki kanıtlarımıza dayanarak, Satranç’ın Turan kökenli olduğunu iftiharla söyleme hakkına sahibiz. Satrançla en üst düzeyde ilgilenmiş olan İskender Altındiş gibi uzmanların görüşü de bizimle aynıdır: “Benim hiçbir kuşkum yok ki, satrancın bir Türk oyunu olduğu şu anda birilerince bilinmektedir ve bunun kanıtları, o birilerinin elinde bulunmaktadır.”

Bkz:  KÜÇÜKYILDIZ, Arslan.  Satrancın Atası Türk Zekâ Oyunu Mangala (Günümüzde Çocuk Oyunlarında ve Oyuncaklarında Yaşanan Değişimler Sempozyumu, 9-10 Aralık 2010, Ankara / Türkiye)

Sibirya’daki Altay Türkleri’nin Şatra adlı oyunu Satrancın öncülü olan bir Türk Zekâ Oyunudur.
Satrancın öncülü olan bir başka Altay Şatra Oyunu (Altay’da bütün zekâ oyunlarına Şatra denmektedir. Tuva’da Şıdıraa denildiği gibi.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder